31 Mayıs 2015 Pazar

Mayıs ayından notlar...

Çandır Candır sakinleri pek de sakin değillerdi Mayıs ayı boyunca. Gerek etkinlikler gerekse gelen gidenler açısından pek bereketliydik yine.

Gelenler; Burcu'nun ailesi Işıl Abla ve Zafer Abi, İdil, bir hafta sonra yine İdil ((: ve Sedef, ayrıca aşağıda bahsedecek olduğum etkinlik için gelen dostlarımız idi.

Etkinliklerin ise, ikisi deplasmanda (biri şu sıralar vuku bulmakta) birisi kendi evimizdeydi:

1 - 9 Mayıs'ta, İzmir'de Şenlikli Ekonomi atölyesini düzenledim. Bir yılı aşkın süredir İzmir'de Armağan Ekonomisi atölyesi yapmak istiyordum, meğer ihtiyacım olan yeni -ve daha kapsayıcı- bir isimmiş. Yeni ismiyle -ve küçük değişikliklerle- yaklaşık 15 kişi, keyifli ve güçlendirici bir gün geçirdik. Paraya, armağana, topluluk oluşturmaya yönelik bir takım çemberler ve oyunlardan ibaretti. İzmir yakın, devamını getirmeyi çok istiyorum.

2 - 16-19 Mayıs'ta, ilk kez bir etkinlik için yaşam alanımızı açtık ve Topluluk "Can"dır dedik. -Hayatta her şeyin, tam da istediğimiz gibi olmasına canlı bir kanıt olarak- belirlemiş olduğumuz 10 kişilik kontenjana karşılık, gelebilen kişi sayısı son gün katılımıyla tam da 10 oldu. Üç tam günü biraz aşkın sürede, topluluk olmaya dair oturumlar, çemberler yaptık. Ama konuşmakla kalmadık, bu süreci deneyimledik de... Yemek, bulaşık, temizlik işlerini gönüllülük esasına göre kotardık. Ayrıca gönüllülerle -geçen yıl yapmış olduğumuz- çardağa kamışlardan gölgelik yaptık (köyden Mehmet amcanın da yardımları ile). Sadece 75 saatlik bir sürecin sonunda, birbirine bağlanmış bir topluluk oluşuverdi, ne mutlu ki!

Bu ve benzeri etkinliklerin devamı gelecek gibi görünüyor. Şimdiden Eylül ve Ekim ayları için niyetimizi koyduk. İpucu olması açısından, bayramlı günlerden faydalanmayı düşünüyoruz, ajandanıza bir çizik atın isterseniz. ((:

Etkinlikten bir kahvaltı sofrası fotoğrafı (Gülengül Anıl)

Bu arada bu iki etkinlikten para armağanları da aldım/aldık, ne mutlu ki. Keyifle ve coşkuyla yaptığımız şeylerden para kazanmaya başlamamız ne kadar harika! Çok seviniyorum.

3 - Son olarak da bugün başlayan ve çarşamba gününe kadar sürecek olan Bolo Bolo Şenliği var. Bolo Bolo, Burcu'nun önayak olduğu bir oluşum. Derdi, kısaca, elleriyle üretim yapan sanatçı ve zanaatkarları bir araya getirmek, aralarında her alanda dayanışma oluşturmak. Birkaç ay önce, önce Burcu'nun kafasında, sonra facebook üzerinde kurulan grup, hızla yüz yüze kocaman bir toplaşmaya evrildi. Flora'nın ev sahipliğinde, yağmur-rüzgar eşliğinde toplandılar bugün. Umarım güzel geçiyordur.

Etkinlikler dışında neler oluyor...

Immm...

Gıda konusunda birtakım girişimlerimiz oldu. Bunlardan biri kendi beslenmemiz ile ilgili. Ay başlarında Bayramiç Yeniköy'den bir miktar un, bakliyat, tahin ve peynir sipariş ettik. Bakliyat haricindekiler bitti bile ((: Özellikle ekolojik yöntemlerle ve atalık buğdaylardan yapılan karışık buğday unundan yoğurmuş olduğumuz ekmeklerin lezzetini ve doyuruculuğunu anlatmam mümkün değil. Özellikle doyuruculuk kısmına çok şaşırdım! Gerçekten de söyledikleri gibi, vücut o gıdanın çok daha besleyici olduğunu anlıyor, -sözgelimi- beş dilim yerine üç dilim yediğinde doyuyor. Bunu çok açık bir şekilde fark ettim. Harika! Şimdi de bize daha yakın olan Elmalı'dan, Serdar Tanal çiftliğinden sipariş verdik, heyecanla bekliyoruz.

Doğru beslenmek için bir miktar daha fazla bütçe ayırmak gerekiyor ama bu bütçe hem doğrudan sağlığımıza etki ediyor hem de damak tadımıza. Ayrıca yukarıda da paylaştığım gibi, bu ürünlerin besleyici özellikleri daha fazla olduğu için göründüğünden daha az ekstra maliyete yol açıyorlar aslında. Ekolojik üreticileri destekliyor olmak da cabası.

Gıdayla ilgili diğer girişimimiz, geçtiğimiz salı günü Dalyanlı tüketicilerle (yeni terminoloji ile "türetici" adayları da diyebiliriz) Çandır'lı üretici köylüleri buluşturmak oldu. Yerel ticaret, yerel tüketim, yerel ilişkilerin geliştirilmesi, köylüler için maddi gelir kapısı, Dalyanlılar için daha doğru beslenme gibi birçok faydası olabilecek bu etkinliğe katılım epey düşük olduysa da bu yönde adım atmış olmaktan mutluluk duyuyorum(z).

Son olarak, köyde çok güzel dayanışma örnekleri yaşıyoruz. Zaman zaman köylüleri ziyaret ediyor, onlarla vakit geçiriyoruz. Onlar bize tecrübelerini aktarıyor, özellikle tarıma-toprağa yönelik sorularımızı cevaplıyor, bize tohum vs. veriyorlar. Köyün diğer şehirden göçgünleri ile de birçok konuda destekleşiyoruz. Köyde olmadığımızda Özgür tohumları ve bahçeyi suluyor, internet kotamız dolunca Kayhanlar evin anahtarını bize bırakmayı teklif ediyorlar, etkinlik sonrası koca çantalarla yürüyemeyecek misafirlerimizi Bilge kayığa kadar götürüyor, -Dalyan'da- Celiller apar topar İzmir'e gidip Mavi'yi dünyaya getirdikleri günlerde biz her gün karşıya geçip kedi-köpeklerini besliyoruz, onlar bizi hemen her hafta Ortaca'ya pazara götürüyorlar.

En şahanesi de Burcu'nun anne babası geleceği zaman, Dalyan'da Celil'in arabasını ödünç alıp havaalanından onları alıp getirmemiz, karşıda, bizim köydeki ulaşımımız için de Özgür'ün arabasını -hem de birkaç günlüğüne- gasp etmemizdi. Arabası olmayan bir topluluk olarak "huu" dediğimiz anda iki kişinin sorgusuz sualsiz bunu bize sağlamaları çok kıymetliydi gerçekten de.

Çandır'da güzeliz, keyifliyiz, bol üretim halindeyiz. İletişimimiz epey kuvvetli, -sanırım- her şeyi birbirimizle paylaşabiliyor, kendimizi net bir şekilde ifade ediyoruz. Çember, hayatımızın ta kendisi haline geldi, her anımıza sızdı. Bu arada birbirimizi, ihtiyaçlarımızı gözetiyoruz.

---

Bülent hala yok, en azından bir süre daha Gelibolu'da gibi görünüyor. Yokluğunda bir süreliğine başkalarıyla da daha uzun süreli bir arada olmayı, birlikte yaşamayı deneyimlemeyi düşünüyoruz bir yandan ama henüz icraata geçemedik.

1 Mayıs 2015 Cuma

Nisan ayı bütçesi... Yok!

Geçen ay sinyallerini verdiğim kararı aldık! Burcu ve Begüm'le birlikte konuya dair bir çember yaptık ve kim kaç para koydu, ne kadar harcadık gibi konuları takip etmeyi durdurduk. Dolayısıyla, en azından yeni bir karar alana kadar bütçe durumlarını paylaşmayacağım.

Şu anda para kasemiz yine ortada, yine -misafirler dahil olmak üzere- isteyen istediği kadar koyuyor, isteyen istediği kadar kullanıyor; tek fark konuyla ilgili hesap kitap yapmayı aradan çıkarmış olmamız.

Zaten konuyla ilgili istek duyan tek kişi bendim. Ne Burcu'nun ne de Begüm'ün böyle bir eğilimi vardı. Hem her ay aşağı yukarı aynı harcamaları yapmamız, dolayısıyla bunun çok da gerekli olmadığı düşüncesi hem de B&B'nin hesap-kitap ile yaşamaktan çok da memnun olmamaları bu kararı getirdi. Ha bir de, bütün bunları takip etmek zaman zaman bana da zor geliyordu.

Ben nasıl hissediyorum, ne düşünüyorum? Doğrusu, tercihim bunu bu kadar da akışına bırakmak değil. Zira hesap-kitap yaparken de "sen şu kadar verdin" "ben bu kadar harcadım" düşünceleri zaten yoktu ortada. Ama yine de ortalama ne harcıyoruz, ben ne kadar para koysam adil olur gibi konuları takip etmeyi ve bunlara göre hareket etmekten memnundum. Ayrıca her ay yakın değerler de çıksa, bunları defaatle paylaşmak, başkalarına umut veriyor; bunu da görüyor, duyuyordum. Zira bir yazıyı görmeyen bir sonraki ayı görebiliyor veya bir kez okuyup kulağına kar suyu kaçan, bir sonraki ayı da okuyunca bu sefer kulağına kartopu yiyebiliyor ve hayatında değiştirmek istediği şeyleri değiştirmek için paranın ve geçimin o kadar da büyük bir dert olmayabileceğini görebiliyordu. vs vs...

Bunla birlikte arkadaşlarımın isteklerine saygı duyuyorum ve bu kararı oybirliğiyle aldık. Bir süre bu şekilde devam edelim bakalım. Sonrasında yeni yeni denemelere fırsat bol, nasıl olsa.

Durumlar böyle canlar.
Emre

Not: Bütçeye dair yazıları görmeyenleri Ocak ayı bütçesi , Şubat ayı bütçesi ve Mart ayı bütçesi yazılarına davet edeyim.